yatsi VAKTİ
Meme Kanseri Nedir? Nasıl Olur? Tedavisi nasıldır gibi sorularınızın tüm cevabı bu haberimizde. Meme Kanseri hakkında tüm detaylar burada.
Meme dokusundaki süt yapıcı ve süt kanalını oluşturma görevine sahip olan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması ile birlikte ortaya Meme Kanseri Hastalığı çıkar. Meme kanseri tüm kanser hastalarının %20’sini tehdit etmekte olup kadınlarda görülen kanserlerin %33’ünü oluşturuyor.
Meme kanseri, meme dokusu içerisinde yer alan süt kanallarının da içinde meydana gelen kanser hücreleridir. Meme kanserlerinin 5’te 4’ü invaziv duktal karsinom tipi kanser hastalığıdır. Bu hastalıkta meme kanseri süt kanallarında ortaya çıkar. Meme kanseri hastalıklarının geriye kalan %20’lik kısmı ise invaziv lobüler karsinom olarak bilinir. Bu hastalık ise süt bezlerinde ortaya çıkar. Meme kanserine sebep olan hücreler uzun bir süreçte çoğalarak büyür. Fakat çoğalmanın ardından bu hücreler kan ve lenf yolu ile diğer organlara da yayılır. Meme kanserinde yapılması gereken en önemli şey bu durumu tespit etmek olacaktır. Zira bu noktada tespit edilen hastalığın tedavisi mümkündür.
Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan herhangi bir bölge kaynaklı ortaya çıkabilir. Hücrelerin kontrol dışı çoğalımı sonrasında diğer organlara da yayılan bu hücreler hastalığa ve ardından da ölüme yol açar. Meme kanserinin en sık görüleni meme dokusunda yer alan kanallardan kaynaklanan duktal olup, süt bezlerinden kaynaklanan lobüler tip meme kanseri hastalığı da sıklıkla görülür. Bununla beraber medüller ve tübülerve müsinöz gibi daha nadir hastalık çeşitleri de bulunur. Meme kanserinin ortaya çıkmasında genetik faktörler büyük önem taşır. Genetik yapı ve normal yaşlanma sürecinde ortaya çıkan çeşitli bozukluklar meme kanserine sebebiyet verebilir. Her ne kadar genetik faktörler önemli olsa da meme kanserinin aileden geçtiği yalnızca %7 ile %9 aralığında görülür. Anne tarafında genç yaşta meme kanseri görülmesi ya da erkekte görülen meme kanseri ailesel bir yatkınlığa işaret olabilir.
Meme kanserinin erken teşhis edilerek başarılı bir şekilde tedavi edilmesi gerekir. Bu hastalığın tespitinde en önemli ipucu memede elle hissedilebilen kitledir. Bu kitle aynı zamanda koltuk altında da ortaya çıkabilir. Kitlenin büyümesi ile birlikte meme ucunun geri çekilmesi durumunda meme kanseri olasılığı ortaya çıkar. Her ne kadar nadir de görülse meme ucundan kansız ya da kanlı akıntı da meme kanserini işaret eder. Meme kanserine sebebiyet veren tömörun büyük olması ödeme yol açar ve bu bölgede şişme görülebilir. Bununla birlikte portakal görünümü ve kızarıklıklar da meme kanseri belirtisi olabilir. Meme kanserinin yayılmış olması halinde yayılan bölgeler üzerinden şikayetler de gelebilir.
Gençliğe adım adan her kadının belirli aralıklar ile memesini muayene etmesi gerekir. Bu muayeneler adet döneminin sona ermesinin yaklaşık bir hafta sonrasında yapılabilir. Adet görmeyen kişiler ise ayda bir kontrol yapmalıdır. Meme kanseri belirtilerini şu şekilde sıralamak da mümkündür;
Bu belirtilere sahip olmanız meme kanserine sahip olduğunuz anlamına gelmeyecek olsa da bir an önce doktora görünmenizde fayda var.
Meme kanseri risk faktörlerinin başında aile geçmişinde meme kanseri hastalığına sahip olan kişilerin bulunması gelir. Birinci dereceden ve 50 yaşından meme kanseri hastalığına sahip olan bir akrabaya sahipseniz meme kanserine yakalanma olasılığınız da üç kat artar. İkinci dereceden akrabalarda görülen meme kanseri hastalığı da sizler için bir risk faktörü olur. Ailede ne kadar fazla kişi bu hastalığa sahip ise ve bu kişiler bu hastalığa ne kadar çabuk yakalanmışlar ise bireyin de meme kanserine yakalanma riski o kadar artar.
Meme kanseri risk faktörlerinden bir diğeri meme dokusu yoğunluğu olarak bilinir. Meme dokusunda yer alan yağın oransal olarak düşük olması meme kanseri riskini arttıran faktörler arasında yer alır. Meme dokusu yoğunluğunu ölçmek için mamaografik ve sonografik yöntemler kullanılır. Lefoma hastalarının göğüs çevresine uygulanan radyoterapiler de meme kanserine yol açabilir. Bu sebeple de radyoterapi tedavisi gören kişilerin hayat boyut kontrolden geçmesi gerekir.
Erken yaşta adet görmek de meme kanseri risk faktörleri arasında yer alır. 11 yaşından adet görmeye başlayan kişiler ya da geç menopoza giren kadınların kanser riskine yakalanma olasılığı yüksek olur. 30 yaşını geçtikten sonra hamile kalmak, emzirmemek, aşırı kilolu olmak ve aşırı alkol tüketimi de risk faktörlerindendir. Menopozun etkisini azaltmak için alınan östrojen hormonu da meme kanseri riskini arttırır. Meme kanseri risk faktörleri aynı zamanda şu şekilde listelenebilir;
Meme kanseri tedavisinde kullanılan birçok farklı yöntem vardır.
Bu tedavilerin amacı kansere sebep olan tümörün vücuttan tamamen alınması olup koltuk altında yayılma gösteren kanser türlerinde de lenf bezlerinin tamamen alınmasıdır.
Basit Mastektomi: Bu işlemin bir diğer adı total mastektomidir. Meme uçları da olmak üzere tüm memenin alındığı bu yöntem de meme altında yer alan kas dokuları ve koltuk altında yer alan lenf bezleri alınmaz. Günümüzde pek fazla kullanılmayan bir yöntemdir.
Cilt Koruyucu Mastektomi: Bazı kişilerde memenin cerrahi yöntemler ile yeniden yapılandırılması mümkün olur. Bu yöntem kullanıldığı zaman meme ucu çevresi ve meme ucu da dahil olmak üzere memenin üzerinde yer alan derinin büyük bir çoğunluğuna dokunulmaz.
Radikal Mastektomi: Bu operasyon koltuk altı lenf bezlerini, memenin tamamını ve göğüs duvarı olarak bilinen ve memenin altında yer alan kasların alınması ile gerçekleşir. Geçmişte oldukça fazla kullanılan yöntemlerden biridir.
Meme kanserinin erken teşhis edilmesi halinde memenin yalnızca kanserden etkilenmiş bölümü alınır. Fakat alınacak olan kısım tümörün yerine, büyüklüğüne ve birçok farklı faktöre göre belirlenir. Yalnızca memede yer alan kitle ve etrafındaki dokuların alındığı umpektominin ardından ise radyoterapi yöntemi tercih edilir.
Adjuvan kemoterapi verilecek olan hastaların tedavisi tamamlanıncaya dek radyoterapi geciktirilecektir. Kadranektomi de ise memenin %25’i alınır. Cerrahi müdahalenin ardından ise genellikle radyoterapi verilecek olsa da kemoterapi söz konusu ise radyoterapinin geciktirilmesi muhtemeldir.
Meme kanserinin yayıldığı koltuk altık lenf bezlerinin tespit edilebilmesi için ilk olarak birkaç lenf bezi parçası alınır ve mikroskop altında inceleme yapılır. Bu inceleme ile birlikte kanserin hangi evrede olduğu tespit edilerek buna göre tedavi yöntemi belirlenir. Lenf bezinde kanser hücrelerinin yer alması halinde bu hücrelerin bu bölgeye yayılmış olması da muhtemel olacağı için cerrahi müdahale gerektirir.
Meme kanseri olan kişilere ameliyatın ardından meme ve koltuk altı bölgesine verilecek olan ışın ile birlikte radyoterapi tedavisi uygulanır. Bu tedavi yaşamını sürdürmeye çalışma olasılığı olan kanser hücrelerinin yok edilmesi için kullanılır. Kanser hastalığına tekrar yakalanma olasılığı olan hastalar ile meme koruyucu cerrahi işlemi gören hastalara radyoterapi uygulanır.
Kemoterapi: Kemoterapiye genellikle cerrahi müdahalenin ardından başvurulur. Ameliyatın ardından kanserli hücre kalmasa dahi bir önlem olarak bir süreliğine kemoterapi uygulamaya devam edilir.
Hormonoterapi: Hormon tedavisinin uygulanma sebebi, çeşitli meme kanseri vakalarında kanser hastasının hormon miktarında değişimler gözlenmesidir. Östrojen hormonuna duyarlı olan çeşitli kanser hücrelerinin büyüme ve çoğalma hızı daha fazladır. Bu nedenle östrojen etkisini ortadan kaldırmak ve kanserin gelişimini sona erdirmek için bu tedavi yöntemi kullanılır.
Akıllı Tedaviler: Meme kanseri birey ve tümöre özgü bir şekilde farklı yöntem ve bakış açıları doğrultusunda yaklaşılması gereken bir hastalıktır. Günümüzde kemoterapi ve hormonoterapi haricinde yeni bir yöntem ortaya çıkmıştır. Bu yöntemler ile birlikte ağızdan hap şeklinde ya da damardan alınabilen ve doğrudan hedefe kitlenen akıllı ilaçların başarılı sonuçlar verdiği görülür.